Depremlerin ardından göç alan Mersin’in nüfusu yüzde 40 arttı. Altyapının yetersiz kaldığı kentte barınma sağlık ve eğitim konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Kent yönetimi kalıcı çözüm için Ankara’dan destek bekliyor.

Abidin YAĞMUR

Maraş ve Hatay depremleri Türkiye’nin son dönemlerde gördüğü en büyük göç dalgasını da tetikledi. Göç edenlerin ilk hedefi ise bölgeye coğrafi olarak yakın olan Mersin oldu. Kentin nüfusu resmi rakamlara göre 180 bin, belediyenin şebeke suyu kullanımından elde ettiği istatitiklere göre 350 bin, sivil toplum örgütlerine göre ise yaklaşık 40 bin artarak 2 milyon 700 bini aştı. Kentin imkânlarının hızlı ve ani göç karşısında yetersiz kaldığını belirten belediye yönetimi ve sivil toplum örgütleri, kentin afet bölgesi kapsamına alınması ve kalıcı politikalar üretilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Mersin merkezli 47 kurum ve kuruluş ile STK, ortak bir bildiri yayımlayarak belediye yönetimine destek verdi. Zorunlu göçün ‘sosyal afet’ haline dönüştüğü dile getirilen bildiride, "Mersin, özel bir destek/statü kapsamına alınmalıdır. Mersin’in nüfusu yüzde 40’a yakın bir oranda artmıştır. Merkezi bütçeden Mersin’e nüfusu ile orantılı olarak aktarılması gereken tüm kaynaklar, bu oranda artırılmalıdır".

AŞILAR VE SALGIN KONUSUNDA UYARI

Göç dalgasının yaratacağı sorunların başında sağlık geliyor. Mersin’in hastane sayısı, hekim sayısı, yatak sayısı halihazırda yerleşik nüfusa zor yetiyor. Kendi hastalarının yanında depremzedeleri de misafir olarak muayene ettiklerini söyleyen Mersin Aile Hekimleri Derneği (MAHDER) Başkanı Dr. Haydar Karakoyun, tifüs, dizanteri gibi salgın hastalıklardan korktuklarını belirtti. Önümüzdeki günlerde aşı tedariki konusunda sıkıntılar yaşanabileceği uyarısında da bulunan Karakoyun, bir an önce önlem alınması gerektiğini belirtti. Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır da, göç nedeniyle hem yerleşik nüfusun hem depremzedelerin koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetine erişiminde aksamalar olabileceğine dikkat çekti. Nesanır, çözüm için kentte atıl durumda olan 2 hastanenin yeniden açılması ve bir sahra hastanesi açılması önerisini dile getirdi.

Göçün eğitim üzerindeki etkilerini değerlendiren Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, depremden önce, eğitim yılı başında hazırladıkları raporlarda okulöncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve meslek liselerindeki kapasitelerin dolduğunu, sınıfların kalabalık olduğunu, sınıfların yetersiz olduğunu, binaların fiziki koşullarının problemli olduğunu söylediklerini hatırlattı. “Şu anda gelen öğrencilerle bu problem artık devasa soruna dönüştü" diyen Sümbül, okullaşma oranının artırılması ve kente öğretmen atamaları yapılması önerisinde bulundu.

Göçün adalet sisteminin işleyişi ve yargı faaliyetlerinin de sekteye uğradığını ifade eden Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, "Yoğun göçle birlikte bir çıkmazda olan kentimiz için devlet yetkililerinin acil önlemler ve tedbirler alması gerekmektedir" dedi.

KONUT SEFERBERLİĞİ ÇAĞRISI

Belediye personelinin yaptığı çalışmaları incelemek için deprem bölgesine giden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i de ziyaret etti. Depremzedelerin geçici barınması için düzenlenen fuar merkezini gezen iki başkan burada açıklamalarda bulundu.

Seçer, “Bu vatandaşlarımızın ani göçleri burada kendilerinin de bizlerin de yaşadığı bazı sorunları ortaya çıkardı. Şu anda 2,7 milyon nüfusa eriştiğini düşünüyoruz. Bunun yaratacağı sorunları da görüp bir an önce başta merkezi hükümetin ve bizim belediyelerimizin, diğer kurumların tedbir alması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Seçer, Mersin’in ilerleyen günlerde içme suyu, kanalizasyon, atık su arıtma ve konut konusunda sıkıntılar yaşayabileceğini belirterek “Mersin’de düşük gelirli vatandaşlarımızın sahip olacağı ölçekte konut sayısı yeterli değildir. Başta TOKİ olmak üzere hepimiz bu konuda ivedilikle, vakit kaybetmeden çalışmaları başlatmak zorundayız” dedi. iBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da, “Yoğun göç alan şehirlerimizin merkezi yönetim tarafından desteklenmesi şarttır” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, "Depreme karşı büyük sorumluluğumuz var. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yöresinde amasız, fakatsız tedbirleri almalıyız" dedi.